Evren teorisi nedir? Öncelikle, evren teorisinin ilk görüşü her şeyin bilgi olduğudur. Bu dünyada gördüğünüz tüm maddeler, hatta hayatımız ve bilincimiz, esasen bilgidir. Bu nokta çok ilginçtir. Maddi varlıkları bilgi akışına dönüştürebildiğinizde, hiçbir şeye takılı kalmazsınız. Örneğin şu anda çok acı çekiyorsanız, bu acının bir varlık olmadığını, gerçek bir şekilde var olmadığını bilirsiniz. Bu sadece işlem sırasında kodun geçici olarak takıldığı bir durumdur, sadece bir bilgi akışının engellendiğidir. Bu nedenle, bir sonraki negatif duygunuz geldiğinde, kendinizi boş bir boru olarak hayal edin, negatif duyguların bedeninizden su gibi geçmesine izin verin, kontrol etmeyin ve ortadan kaldırmayın, ayrıca herhangi bir yargı ve eleştiri getirmeyin. Düşünün ki, bu şeylerin özü sıfır ve bir kodudur; mutluluk veya acı, hayal kırıklığı veya mutluluk hepsi 0 ve 1'dir, aslında iyi ya da kötü diye bir şey yoktur; neyi yargılayabilirsiniz ki? Onların geçmesine izin verin, hayatınızdaki tüm ilişkilerin, bağların, deneyimlerin, karşılaşmaların geçmesine izin verin, bu dünyadaki her şeyin geçmesine izin verin, gerçek özgürlüğü hissedeceksiniz.
İkinci görüş, kendini programlama olarak adlandırılıyor. Bunu şöyle anlayabilirsiniz; bu evren, dışarıdan bir programcı olmadan kendini güncelleyebilen bir uygulama. Hem çalışırken hem de kendine yeni işlevler ekleyebiliyor. Hem köken hem de amaçtır, kendini üretebilen ve evrilen süper bir programdır. Peki, bu bizim için ne anlama geliyor? Daha önce holografik evren teorisinden bahsettik; tüm mikroskobik parçalar, bütünün tüm bilgilerini içerir ve vücudunuzda aslında evrenin tüm bilgileri bulunur, bu yüzden siz evrensiniz, kendini programlayabilen bir süper programınız; bu yüzden aktif iterasyon becerilerinizi geliştirmelisiniz. 30 yaşında ani bir kariyer değişikliği yapmak, 40 yaşında aniden okula dönmek, bunların hepsi çok da önemli değil. Tekrar ediyorum, dışarıdan bir programcı yok; evren her zaman kendi yolunuzla kendinizi iterasyon yapmanıza destek olur.
Üçüncü görüş, gözlemci olarak adlandırılır, sistemin bir parçasıdır. İçinde bulunduğumuz bir ortamda hem izleyici hem de aktör olduğumuz sürükleyici tiyatro deneyimini hiç yaşadınız mı? Evrenle olan ilişkimizi de buna benzetebiliriz. Felsefi bir noktaya değinecek olursak, dünyaya her bakışınız, gözlemlenebilir özelliklerin oluşmasına neden olur. Burada bulunan eski takipçiler, geçen yıl neden fal bakmamayı, bunun yerine kaderi hissetmeyi önerdiğimi anlamış olabilir. Bir gözlemci olarak kaderi gözlemlediğinizde, bilgi çöküşü yaşanır. Hatta gözlemleme eyleminiz, gerçekliğin sunum biçimini bile etkileyebilir. Burada bazıları sorabilir, kader belirlenmiş değil mi? Evet, ama hayır. Paralel evrenlerin varlığına inandığım için, bu zaman dilimindeki kaderiniz belki de belirlenmiştir. Ama şu anki düşüncelerinizde bir değişiklik yaptığınızda, zaman ve mekânda bir ayrılma meydana gelir ve başka bir versiyonunuza geçme şansınız doğar. Bu, Steve Jobs'un meditasyonu bu kadar sevmesinin nedenidir. Amacı, frekansını öyle yükseltmek ki, paralel evrende en yüksek versiyonuyla bağlantı kurabilsin. Bu üç görüşü dinledikten sonra ne hissediyorsunuz, biraz daha netleşmiş gibi mi? Aslında bu evrenin doğasıyla ilgili başka iki görüş daha var; biri aşırı basit kod, diğeri ise nihai birleşim.
Neden her zaman iyi biri olmama rağmen karşılığını alamıyorum? İnsanların anladığı neden-sonuç ilişkisi, lineer bir ödül ceza sistemi değildir; o sonuç, senin anlayabileceğin bir şekilde senin üzerine gelmeyebilir. Ayrıca, daha az hırs gösterilen iyiliklerin, daha çok başlangıç noktasına dönebildiğinden bahsedildi. Yani, karşılık beklediğin an, iyiliğin aslında saf olmayabilir. İyi karşılık almadığın belki de senin o iyi karşılık olmanla ilgilidir. #中心化交易所Top3的重塑时刻##Kevin Lee入驻Gate广场##香港数字资产政策2.0发布#
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Evren teorisi nedir? Öncelikle, evren teorisinin ilk görüşü her şeyin bilgi olduğudur. Bu dünyada gördüğünüz tüm maddeler, hatta hayatımız ve bilincimiz, esasen bilgidir. Bu nokta çok ilginçtir. Maddi varlıkları bilgi akışına dönüştürebildiğinizde, hiçbir şeye takılı kalmazsınız. Örneğin şu anda çok acı çekiyorsanız, bu acının bir varlık olmadığını, gerçek bir şekilde var olmadığını bilirsiniz. Bu sadece işlem sırasında kodun geçici olarak takıldığı bir durumdur, sadece bir bilgi akışının engellendiğidir. Bu nedenle, bir sonraki negatif duygunuz geldiğinde, kendinizi boş bir boru olarak hayal edin, negatif duyguların bedeninizden su gibi geçmesine izin verin, kontrol etmeyin ve ortadan kaldırmayın, ayrıca herhangi bir yargı ve eleştiri getirmeyin. Düşünün ki, bu şeylerin özü sıfır ve bir kodudur; mutluluk veya acı, hayal kırıklığı veya mutluluk hepsi 0 ve 1'dir, aslında iyi ya da kötü diye bir şey yoktur; neyi yargılayabilirsiniz ki? Onların geçmesine izin verin, hayatınızdaki tüm ilişkilerin, bağların, deneyimlerin, karşılaşmaların geçmesine izin verin, bu dünyadaki her şeyin geçmesine izin verin, gerçek özgürlüğü hissedeceksiniz.
İkinci görüş, kendini programlama olarak adlandırılıyor. Bunu şöyle anlayabilirsiniz; bu evren, dışarıdan bir programcı olmadan kendini güncelleyebilen bir uygulama. Hem çalışırken hem de kendine yeni işlevler ekleyebiliyor. Hem köken hem de amaçtır, kendini üretebilen ve evrilen süper bir programdır. Peki, bu bizim için ne anlama geliyor? Daha önce holografik evren teorisinden bahsettik; tüm mikroskobik parçalar, bütünün tüm bilgilerini içerir ve vücudunuzda aslında evrenin tüm bilgileri bulunur, bu yüzden siz evrensiniz, kendini programlayabilen bir süper programınız; bu yüzden aktif iterasyon becerilerinizi geliştirmelisiniz. 30 yaşında ani bir kariyer değişikliği yapmak, 40 yaşında aniden okula dönmek, bunların hepsi çok da önemli değil. Tekrar ediyorum, dışarıdan bir programcı yok; evren her zaman kendi yolunuzla kendinizi iterasyon yapmanıza destek olur.
Üçüncü görüş, gözlemci olarak adlandırılır, sistemin bir parçasıdır. İçinde bulunduğumuz bir ortamda hem izleyici hem de aktör olduğumuz sürükleyici tiyatro deneyimini hiç yaşadınız mı? Evrenle olan ilişkimizi de buna benzetebiliriz. Felsefi bir noktaya değinecek olursak, dünyaya her bakışınız, gözlemlenebilir özelliklerin oluşmasına neden olur. Burada bulunan eski takipçiler, geçen yıl neden fal bakmamayı, bunun yerine kaderi hissetmeyi önerdiğimi anlamış olabilir. Bir gözlemci olarak kaderi gözlemlediğinizde, bilgi çöküşü yaşanır. Hatta gözlemleme eyleminiz, gerçekliğin sunum biçimini bile etkileyebilir. Burada bazıları sorabilir, kader belirlenmiş değil mi? Evet, ama hayır. Paralel evrenlerin varlığına inandığım için, bu zaman dilimindeki kaderiniz belki de belirlenmiştir. Ama şu anki düşüncelerinizde bir değişiklik yaptığınızda, zaman ve mekânda bir ayrılma meydana gelir ve başka bir versiyonunuza geçme şansınız doğar. Bu, Steve Jobs'un meditasyonu bu kadar sevmesinin nedenidir. Amacı, frekansını öyle yükseltmek ki, paralel evrende en yüksek versiyonuyla bağlantı kurabilsin. Bu üç görüşü dinledikten sonra ne hissediyorsunuz, biraz daha netleşmiş gibi mi? Aslında bu evrenin doğasıyla ilgili başka iki görüş daha var; biri aşırı basit kod, diğeri ise nihai birleşim.
Neden her zaman iyi biri olmama rağmen karşılığını alamıyorum? İnsanların anladığı neden-sonuç ilişkisi, lineer bir ödül ceza sistemi değildir; o sonuç, senin anlayabileceğin bir şekilde senin üzerine gelmeyebilir. Ayrıca, daha az hırs gösterilen iyiliklerin, daha çok başlangıç noktasına dönebildiğinden bahsedildi. Yani, karşılık beklediğin an, iyiliğin aslında saf olmayabilir. İyi karşılık almadığın belki de senin o iyi karşılık olmanla ilgilidir. #中心化交易所Top3的重塑时刻# #Kevin Lee入驻Gate广场# #香港数字资产政策2.0发布#