Bu süre zarfında güncellemeler pek fazla olmadı, günlük güncellemelerden haftalık güncellemeler haline dönüştü, tazelik hissinin azalmasının yanı sıra, kendimi merakla her şeye bakan bir gözlemciden derinlemesine deneyimleyen birine dönüşmeye başladığımı düşünüyorum;
Mesela, bir sabah boyunca hiçbir şey yapmadan, güneş altında, deniz kenarındaki bir bankta insanların nasıl yaşadığına bakmak; mesela, rastgele eski bir kafeye gidip, insanların zamanla nasıl lezzetli tatları tadına çıkardığını izlemek;
Örneğin şimdi, bu yağmurlu günde arkadaşımı beklerken, bu küçük kasabanın kütüphanesinde sessizce bu kelimeleri yazıyorum, daha çok bir huzur ifadesi.
Buradaki kütüphaneyi seviyorum, hepsi farklı olsa da, atmosferi şaşırtıcı bir şekilde bir bütünlük içinde.
Kütüphane, şehrin süsü değil, ruhunun arşividir.
Bu kasabanın bu küçük kütüphanesi insana çok rahat bir his veriyor, kalabalığı kovalamıyor ve arzuları satmıyor, sadece bu şehri bilgiyle koruyor, düşünmeyi teşvik ediyor ve sessizlik arayan her birine özen gösteriyor.
Ve bir yolcu olarak, yüzümdeki cesaretle sorduğumda, kitap kartı almanın oldukça kolay olduğunu fark ettim, kitap ve dergi ödünç alabiliyorum. Bu durumun burada bulunan herkesin kendini sıcak ve kabul görmüş hissetmesine neden olacağını düşünüyorum.
Buraya girdiğinizde, sıcak bir şömine yanında oturup elinizdeki kitabı tutarken, sanki nazik bir havanın kollarında sarılmış gibi hissediyorsunuz!
Tam karşımda oturan bu yaşlı adam gibi, pencere kenarına yaslanmış, birkaç saattir sessizce kitap okuyor, zamanın sanki durduğu hissini veriyor; dışarıda ağaç gölgeleri ve deniz rüzgarı, içeride ise ahşap kirişler, kitap rafları ve onun sakin silueti var.
Yanımda oturan küçük arkadaşım, elinde bir resimli kitapla babasıyla birlikte hikayeye dalmışken, zaman zaman gülümseyip zaman zaman kaşlarını çatmasıyla insanı gülümsetiyor.
Bazı insanlar gürültü yapmaz, ama bir şehrin en derin notasıdır.
Çocukların büyümesi ve içsel hassasiyeti -
Çocuk, yarım aydır okul hayatına başladı. Başlangıçtaki çekingenlik ve tedirginlikten, şimdi ara sıra basit bir iletişim kurabilmeye, öğretmenleri veya diğer arkadaşlarıyla basit İngilizce konuşabilmeye kadar ilerledi. Onu yanımda izlerken, yavaş yavaş uyum sağladığını ve açıldığını görmek, sanki yeni bir kendimin yavaş yavaş büyüdüğünü izlemek gibiydi.
Ama bu kadar yakın mesafede birlikte olmak, onun diğer yönlerini de görmemi sağladı;
Örneğin, dün okulda düştüm, kulağımda yaralanma var ve biraz morluk ve kan lekesi var, ayrıca şiş ve acılı görünüyor, oldukça ciddi görünüyor.
Sorduğumda anladım ki aslında oynarken yanlışlıkla olmuş, ama öğretmene söylememiş.
Bunun dışında, bazılarını İngilizce olarak nasıl ifade edeceğini bilmeyenler olduğu gibi, biraz hassas bir karaktere sahip çocukların başkalarını rahatsız etmekten korkmaları da bir neden.
Akşam eve döndüğümde onunla bu konuyu da derinlemesine konuştum, ona ifade etme ve yardım isteme cesaretini pratik etmemiz gerektiğini söyledim. Çocukken benim de karakterimde benzer unsurlar vardı, bu yüzden onun iç dünyasını daha iyi anlıyorum. Sanırım ona, ifade etmenin ceza değil, sevgi getireceğine inanması için yardımcı olmam gerekiyor.
Elbette, olumlu bağlantılar zaman alır ve bir günde gerçekleşmez, bunlar dikkate almamız gereken sorunlar.
Sonuç——
Bir buçuk ay süren hayatımda, eskiden zamanın "düzenlemek" için kullanıldığını düşünürdüm; şimdi yavaş yavaş anlıyorum ki, bazen zaman "hissetmek" için de kullanılabilir: Hepimiz yabancı bir ülkede kendimizi, birbirimizi ve bu dünyayı yeniden tanıyoruz.
Aslında birçok şeyin anlamı, o anda ne yaptığınız veya neyi tamamladığınız değil, nasıl bir zihniyetle yaşadığınızdır.
Bu yolculukta beni en çok etkileyen şey, belki de ne kadar manzara gördüğüm değil, nihayet durabilmem, acele etmeden not almadan, acele etmeden özetlemeden, sadece huzur içinde, bir deneyimleyici olabilmemdir.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
📍Gün 17|Gözlemciden Deneyimleyiciye Dönüş—
Bu süre zarfında güncellemeler pek fazla olmadı, günlük güncellemelerden haftalık güncellemeler haline dönüştü, tazelik hissinin azalmasının yanı sıra, kendimi merakla her şeye bakan bir gözlemciden derinlemesine deneyimleyen birine dönüşmeye başladığımı düşünüyorum;
Mesela, bir sabah boyunca hiçbir şey yapmadan, güneş altında, deniz kenarındaki bir bankta insanların nasıl yaşadığına bakmak; mesela, rastgele eski bir kafeye gidip, insanların zamanla nasıl lezzetli tatları tadına çıkardığını izlemek;
Örneğin şimdi, bu yağmurlu günde arkadaşımı beklerken, bu küçük kasabanın kütüphanesinde sessizce bu kelimeleri yazıyorum, daha çok bir huzur ifadesi.
Buradaki kütüphaneyi seviyorum, hepsi farklı olsa da, atmosferi şaşırtıcı bir şekilde bir bütünlük içinde.
Kütüphane, şehrin süsü değil, ruhunun arşividir.
Bu kasabanın bu küçük kütüphanesi insana çok rahat bir his veriyor, kalabalığı kovalamıyor ve arzuları satmıyor, sadece bu şehri bilgiyle koruyor, düşünmeyi teşvik ediyor ve sessizlik arayan her birine özen gösteriyor.
Ve bir yolcu olarak, yüzümdeki cesaretle sorduğumda, kitap kartı almanın oldukça kolay olduğunu fark ettim, kitap ve dergi ödünç alabiliyorum. Bu durumun burada bulunan herkesin kendini sıcak ve kabul görmüş hissetmesine neden olacağını düşünüyorum.
Buraya girdiğinizde, sıcak bir şömine yanında oturup elinizdeki kitabı tutarken, sanki nazik bir havanın kollarında sarılmış gibi hissediyorsunuz!
Tam karşımda oturan bu yaşlı adam gibi, pencere kenarına yaslanmış, birkaç saattir sessizce kitap okuyor, zamanın sanki durduğu hissini veriyor; dışarıda ağaç gölgeleri ve deniz rüzgarı, içeride ise ahşap kirişler, kitap rafları ve onun sakin silueti var.
Yanımda oturan küçük arkadaşım, elinde bir resimli kitapla babasıyla birlikte hikayeye dalmışken, zaman zaman gülümseyip zaman zaman kaşlarını çatmasıyla insanı gülümsetiyor.
Bazı insanlar gürültü yapmaz, ama bir şehrin en derin notasıdır.
Çocukların büyümesi ve içsel hassasiyeti -
Çocuk, yarım aydır okul hayatına başladı. Başlangıçtaki çekingenlik ve tedirginlikten, şimdi ara sıra basit bir iletişim kurabilmeye, öğretmenleri veya diğer arkadaşlarıyla basit İngilizce konuşabilmeye kadar ilerledi. Onu yanımda izlerken, yavaş yavaş uyum sağladığını ve açıldığını görmek, sanki yeni bir kendimin yavaş yavaş büyüdüğünü izlemek gibiydi.
Ama bu kadar yakın mesafede birlikte olmak, onun diğer yönlerini de görmemi sağladı;
Örneğin, dün okulda düştüm, kulağımda yaralanma var ve biraz morluk ve kan lekesi var, ayrıca şiş ve acılı görünüyor, oldukça ciddi görünüyor.
Sorduğumda anladım ki aslında oynarken yanlışlıkla olmuş, ama öğretmene söylememiş.
Bunun dışında, bazılarını İngilizce olarak nasıl ifade edeceğini bilmeyenler olduğu gibi, biraz hassas bir karaktere sahip çocukların başkalarını rahatsız etmekten korkmaları da bir neden.
Akşam eve döndüğümde onunla bu konuyu da derinlemesine konuştum, ona ifade etme ve yardım isteme cesaretini pratik etmemiz gerektiğini söyledim. Çocukken benim de karakterimde benzer unsurlar vardı, bu yüzden onun iç dünyasını daha iyi anlıyorum. Sanırım ona, ifade etmenin ceza değil, sevgi getireceğine inanması için yardımcı olmam gerekiyor.
Elbette, olumlu bağlantılar zaman alır ve bir günde gerçekleşmez, bunlar dikkate almamız gereken sorunlar.
Sonuç——
Bir buçuk ay süren hayatımda, eskiden zamanın "düzenlemek" için kullanıldığını düşünürdüm; şimdi yavaş yavaş anlıyorum ki, bazen zaman "hissetmek" için de kullanılabilir: Hepimiz yabancı bir ülkede kendimizi, birbirimizi ve bu dünyayı yeniden tanıyoruz.
Aslında birçok şeyin anlamı, o anda ne yaptığınız veya neyi tamamladığınız değil, nasıl bir zihniyetle yaşadığınızdır.
Bu yolculukta beni en çok etkileyen şey, belki de ne kadar manzara gördüğüm değil, nihayet durabilmem, acele etmeden not almadan, acele etmeden özetlemeden, sadece huzur içinde, bir deneyimleyici olabilmemdir.